Tekirdağ, Osmanlı döneminin sonlarında Edirne vilayetine bağlı bir sancak merkezi idi. 93 Harbi’nde (1878) Rus, Balkan Harbi’nde (1912) Bulgar ve I. Dünya Savaşı’ndan sonra (1920-1922) Yunan işgali yaşayan Tekirdağ; 13 Kasım 1922 tarihinde kalıcı olarak Türk topraklarına katıldı.
Balkan Savaşlarında (1912) Bulgar işgaline uğrayan tekirdağ toprakları , 1913 yılında düşman işgalinden kurtarılmıştır. I. Dünya savaşından sonra Mondros Mütarekesi’nin verdiği imkanlardan faydalanan Yunan kuvvetleri 20 Temmuz 1920‘de Tekirdağ’ı işgal etmiş ise de 13 Kasım 1922‘de Yunan işgali de sona erdirilerek Türk yönetimine geçmiştir. M.Ereğlisi 29 Ekim’de, Çerkezköy ve Saray İlçeleri 30 Ekim’de, Çorlu 1 Kasım’da , Muratlı 2 Kasım’da, Malkara ve Hayrabolu 14 Kasım’da, Şarköy de 17 Kasım’da düşman işgalinden kurtarılarak Türk yönetimine geçmişlerdir. 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince girişilen yeni örgütlenme sırasında Tekirdağ il olmuş, ancak; Kurtuluş Savaşının güçleri içinde örgüt hemen kurulamamış, Cumhuriyetin ilanından önce 15 Ekim 1923 tarihinde İl merkezi olmuştur. Tekirdağ’ın unutamadığı mutlu günleri arasında 24 Aralık 1840‘da Büyük Vatan Şairi Namık Kemal’in bu il’de doğması, Çanakkale Destanı’nı yaratan 19. Tümen’in Mustafa Kemal’in de önderliğinde Tekirdağ’da hazırlanması, 23 Ağustos 1928‘de Atatürk’ün Harf İnkılabı vesilesiyle Tekirdağ’a gelip Başöğretmen olarak ilk dersi vermesi gibi olaylar bulunmaktadır.
Yunanlılar Trakya’nın batı ve güneyine saldırmak üzere hazırlığa giriştiler. Batı Trakya’dan Meriç boylarına yığınak yaptılar. İngiliz ve Yunan savaş gemilerinin desteğinde, Tekirdağ kıyılarına Mazarakis komutasında çıkartma yapmaya karar verdiler. Trakya cephesi komutanlığına da Zimvrakakis getirildi. Türk Birliklerinin Genel Komutanı Cafer Tayyar Bey’di. Trakya Kolordusunun er sayısı 17 bin civarında idi. Malkara’da 60.Tümen’in Topçu Alayı, Şarköy ve Yeniköy’de 185.Piyade Alayının bazı birlikleri, Çatalca, Çerkezköy, Muratlı, Hayrabolu, Çorlu ve Tekirdağ’da 55.Tümen bulunuyordu. Bu tümenin 168.Piyade Alayı Çatalca ve Çorlu’da, 170.Piyade Alayı Hayrabolu ve Malkara’da, 171.Piyade Alayı ile 55.Tümene bağlı Dağ Topçu Taburu Tekirdağ sırtlarında yer almışlardı. Yunan saldırısına karşı biri Edirne-Keşan-Malkara-Tekirdağ, öteki Tekirdağ-Çorlu-Çerkezköy olmak üzere batıya ve güneye karşı iki savunma hattı kurulmuştu.
1920 yılında Yunanlar Tekirdağ’da Türk cephesinin Istrancalar ve Bulgaristan tarafları güvenli idi. Boğazların İtilaf devletleri tarafından işgali ve Marmara’da düşman gemilerinin bulunması, Trakya’nın Anadolu ile ilişkisini kesmiş ve savunmasını zorlaştırmıştı. 20 Temmuz 1920 günü Yunanlılar, Sultanköy, M.Ereğlisi, Değirmenaltı ve Tekirdağ dolaylarına çıkarma yaparak Çorlu ve Tekirdağ üzerine yürüdüler. İşgal olayını, İngiliz zırhlısıyla Yunan Kralı’nın bindiği Averof ve Kılkış zırhlıları ile iki Yunan torpido muhribi koruyordu. Çıkartmaya 171.Alay karşı koyduysa da şehirdeki Rum ve Ermeniler’in içerden savaşa katılmaları sonunda birliklerimiz gerilediler. Askerler dağıldı. Büyükkarıştıran’a doğru çekildiler. Tekirdağ işgal edilerek Yunan Kralı Aleksandr karaya çıktı. Yunanlılar Tekirdağ’ı kendilerine katılmış farzettiklerinden önceleri halka iyi davrandılar. Anadolu’da Yunan kuvveti kırılmaya başlayınca, on binlerce Rum, Tekirdağ’a kaçtı. 1922’de Tekirdağ, işgalinin en acı günlerini yaşadı. Bu durum Mudanya Mütarekesine kadar sürdü.
Kurtuluşu gerçekleşen kasabalarda emniyet görevini jandarma birlikleri, mülki görevleri kaymakam, nahiye müdürü, vali veya vekili, nüfus memuru, iskan memuru, mal memuru veya defterdar ile varsa memuru vs. yükleniyordu. İdare T.B.M.M.(Türkiye Büyük Millet Meclisi) hükümetine bağlıydı. İstanbul hükümeti fiili olarak ortadan kalkmıştı. 13 Kasım 1922 günü sabah namazı vakti Tekirdağ’ına devir teslim töreni için bir araba hazırlanmış ve Tümen komutanı Salih (Omurtak), jandarma müfettişi Cemil Cahit Bey (Orgeneral Cemil Cahit Toydemir), Trakya Paşaeli Cemiyeti temsilcisi şakir (Yorulmaz) Bey, o zaman üsteğmendi, Tekirdağ Paşaeli Cemiyeti temsilcisi Av.Hüseyin Rahmi Bey (Rahmi Ertin) Tekirdağ’a doğru yola çıkmışlardı.
Üç gün önce ise; Yunanlılar ve Ermeniler, yerli Rumlar 10 Kasım’dan itibaren Tekirdağ’ı terk etmeye başlamışlardı. Bunlardan bir kısmı trenle Muratlı üzerinden, bir kısmı arabayla Malkara, Keşan istikametinden, bir kısmı ise demir iskeleye yanaşan gemilere eşyalarını alıp gidiyorlardı. Karayolu ile gidenler, Türklerden bazı arabalar ve hayvanat gasp etmişlerdi. Türk gençlerinden kurulu düzensiz çetelerde bunları geri almaya çalışıyorlardı. Yunanlıların işledikleri suç sayısını azaltmak için İngiliz ve İtalyanlar beraberce devriye geziyorlardı. 12 Kasım gecesi yerli milislerden Paşa Halid’ın Osman, Ermeni ve Rumların çoğunlukta bulunduğu Peştemalcı Caddesi köşe kahvesine bir Türk bayrağı asmış ve halkın galeyanına sebep olmuştu.
İngilizlerin ısrarına rağmen Paşa Halid’in Osman bayrağımızı indirmiyordu. İngilizler Osman’ı müftüye şikayet ettiler. Müftü Peştemalcıya geldi; ”-Oğlum Osman, heyecanını anlıyorum. Bak kurtuluşumuza bir akşam kaldı rica ediyorum. Sabırlı ol evladım.” diyerek rica, minnet bayrağı indirdi. İngilizler uzaklaşınca, daha evvel hiçbir Türk’ün giremediği bu mahalleye ilk olarak bayrağımız girmiş oldu. Kasabada mülki idareyi tesis edecek zevat daha önce başka vasıtalarla gelmişlerdi. Tekirdağ içinden ve köylerinden gelen vatandaşlarımız sabahın erken saatlerinde Muratlı Caddesi üzerindeki Namazgah’a doğru çıkıyorlardı. (Namazğah halen İmam Hatip Lisesi ve Polis lojmanlarının bulunduğu sahadır) Muratlı caddesinde bugün şehitlik merdivenleri olan yerde zafer takları kurulmuştu.
Tak çiçeklerle süslenmişti. Kat kat davullar, klarnetler çalıyor, halk kurtarıcılarını bekliyordu. Kasabanın her tarafı Türk bayraklarıyla donatılmıştı. Hava soğuk ve rüzgarlı idi. Topluluk mevcudu 5000 kişiyi geçmişti. Bando ve Mızıka takımı zafer marşları çalıyordu.
Takı zaferin arkasında bir fayton içinde siyahlar giyinmiş ve yüzü örtülü bir küçük Türk kızı vardı. Derken silah sesleri duyulmaya başladı. Temsili Türk birlikleri geliyor ve Yunan askerlerini teslim alıyorlardı. Bu sembolik savaş sahnesinden sonra kurtarıcı asker, İstanbul’dan gelen heyetle beraber Zafer Takı önüne geldiler. Kalabalık arasından bir ses yükseldi. ”-Geliyorlar!..” Salih Omurtak ve arkadaşları otomobillerinden indiler, kurdela ve kurbanlar kesildi. Salih Omurtak; ”-Tekirdağ’lılar geçmiş olsun” diyerek, sulh kızının siyah örtüsünü kaldırdı. Bando mızıka takımı; ”Ankaranın taşına bak, ankara için için, gözlerimin yaşına bak, hep ağlıyor İzmir için, Yunan Türk’e köle oldu şu feleğin işine bak, Kemal Paşa Yemin etti, Atina’yı almak için” şarkısını binlerce Tekirdağ’lının eşliğinde söylerken, Salih Omurtak, Cemil Cahit bey ve arkadaşları önde, askerler ve mülki erkan arkada onları takip eden Tekirdağ okulları ve halkı konvoyu korteje eşlik ediyorlardı.
Topluluk hükümet önüne geldi. Jandarma Yüzbaşı Arif Bey, Türk bayrağını çekerken 2 yıl 3 ay 24 gün süren Yunan esareti sona ermişti. Askeri birliklerin bir kısmı da aynı saatlerde demir iskeleye yanaşan bir gemiyle geldiler. Burada merasimle karşılanan birliklerin kumandanı Jandarma yüzbaı Nihat Bey, Tekirdağ Belediye binasına Türk bayrağını çekti. Kurtuluş gecesi fener alayları düzenlendi. Çorlu 1 Kasım, Malkara ve Hayrabolu 14 Kasım, Muratlı 2 Kasım, Çerkezköy, Saray ve Marmara Ereğlisi 30 Ekim, Şarköy 17 Kasım tarihlerinde Yunan işgalinden kurtuldular.
GENEL
13 Aralık 2024GENEL
13 Aralık 2024SÜLEYMANPAŞA HABERLERİ
13 Aralık 2024SÜLEYMANPAŞA HABERLERİ
13 Aralık 2024SON DAKİKA
13 Aralık 2024SON DAKİKA
13 Aralık 2024SON DAKİKA
13 Aralık 2024TEKİRDAĞ
13 Aralık 2024ÖNEMLİ HABERLER
13 Aralık 2024SON DAKİKA
13 Aralık 2024Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.